Rüzgar tersine döndü: Colani makyajı döküldü

“`html

Suriye’de Tarihi Bir Dönüm Noktası: Baas Partisi’nin İktidarının Sona Ermesi

Suriye’nin güneyindeki Dera kentinde 15 Mart 2011 tarihinde bir grup öğrencinin okul duvarına “Ey doktor (Beşşar Esad), şimdi sıra sana geldi” yazmasıyla patlak veren iç savaş, 8 Aralık 2024 sabahı muhalif güçlerin Şam’ı ele geçirmesiyle yeni bir aşamaya geçti ve Baas Partisi’nin 61 yıllık hükümeti son bulmuş oldu.

Suriye’deki bu gelişmeler tarihe damgasını vururken, Türkiye’de yaşanan coşku ise giderek azalmaya başladı.

Bu durum, Türk medyasında da önemli bir şekilde yankı buldu. Tartışma programlarında konuyla ilgili görüşler dile getirilirken, köşe yazarları da bu gelişmeye odaklandı.

Odatv’nin haberinde, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Colani’nin duyurduğu yeni kabinenin sadece İdlib’deki HTŞ’nin oluşturduğu Suriye Kurtuluş Hükümeti’nden oluştuğu ve İsrail’in Şam’a kadar yaklaşmasının dikkat çeken unsurlar arasında olduğu ifade edilmekte.

Selvi’nin Eleştirileri: “Colani’nin Gelmesi İçin Mücadele Verilmedi”

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, “Suriye’de ne oluyor, Esed’in kaçarken İsrail’e verdiği liste” başlıklı yazısında, “Suriye’deki bu mücadele, Esed’in gitmesi ve yerine Colani’nin geçmesi için verilmedi” şeklinde görüş belirtti.

Selvi, yeniden başlayan çatışmalar için uyarıda bulunarak, “Eğer geçici hükümet sadece HTŞ’den oluşursa bu son derece hatalı bir adım olur. Bu durumda Suriye, altın tepsi içinde Colani’ye sunulmuş olur. Ancak 13 yıllık bir mücadelenin amacı, Colani’nin Suriye’yi yönetmesine izin vermek değil. Dışlanan gruplar, Irak örneğindeki gibi yeniden silahlanabilir ve iç çatışmaların önü açılabilir.” ifadelerini kullandı.

BM ve Uluslararası Gelişmeler Üzerine Görüşler

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Colani’nin lider olduğu HTŞ’nin Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütleri listesine alındığını vurguladı.

Ergin, “2018 sonrasında El Colani, bu listeden çıkmak adına büyük bir mücadele vermiştir. Ancak bu çabalar durumu değiştirememiştir.” diyerek, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 21 Şubat 2020 tarihli HTŞ raporunu paylaştı:

Guterres, örgütün kurallarının insan haklarına, hayata, özgürlüklere ve güvenliğe ciddi şekilde aykırı olduğunu belirtti. Ayrıca HTŞ’nin kendi oluşturduğu mahkemeler aracılığıyla eleştiren bireylere sert cezalara uygulandığını ve infazlar gerçekleştirdiğini ifade etti.

Yeni Şafak Yazarı Orakoğlu’ndan Önemli Uyarı

İsrail’in Suriye’ye karşı artan saldırganlığından kaygı duyan Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, “Eğer İsrail kontrolden çıkarsa, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki vekalet yönetimlerine müdahale etmesi gerekecek.” şeklinde bir uyarıda bulundu.

Colani’nin IŞİD geçmişine dikkat çeken Orakoğlu, “Colani, Suriye’nin yeni lideri olarak daha önce IŞİD’in Suriye Emiri olarak sahne aldı, ancak zamanla El Kaide’ye katıldı ve Nusra Cephesi’ni HTŞ’ye dönüştürdü.” ifadelerini paylaştı.

McGurk’ün Sessizliği Üzerine Değerlendirmeler

Milliyet yazarı Özay Şendir, ABD Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk’ün sessizliğine değindi.

Şendir, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat adını verdiği bu teröristin sosyal medyadaki belirgin sessizliğini ilginç buluyorum. Geçmişte sürekli konuşan McGurk, bugün Suriye’deki gelişmeler hakkında adeta kayboldu.” diye yazdı.

Dugin’den Türkiye’ye Yönelik Eleştiriler

Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, Rus siyaset bilimci Aleksandr Dugin’in Türkiye ve Erdoğan’a yönelik eleştirilerine tepki gösterdi. Dugin”in “Suriye Erdoğan için bir tuzaktı” şeklindeki ifadelerine, “Bu tür açıklamalar hiç yakışık almıyor.” diyerek karşılık verdi.

Türkiye İçin Yeni Fırsatlar Ortaya Çıkabilir

Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay, “Suriye’deki değişim, herkesin stratejik hesaplarını gözden geçirmesini gerektiriyor.” ifadelerini kullanarak Türkiye’nin bu süreçte önemli bir fırsat yakalayabileceğini savundu.

HTŞ ve İlişkileri Hakkında Son Gelişmeler

Karar yazarı Yıldıray Oğur, HTŞ’nin yaşadığı gelişmelerin yalnızca bir fırsatın değerlendirilmesi olduğuna dikkat çekti. Suriye’deki muhalif gruplar için bir güç kaybı yaşayan İran milisleri ve Hizbullah, HTŞ ve diğer muhalifler tarafından fırsat olarak görüldü. Ancak bunun arkasında başka dinamikler olduğunu belirtti.

Oğur, HTŞ ve muhalefetin arasındaki ilişkiye dair, “Bu durum HTŞ ve İsrail’in stratejik olarak müttefik olduğu anlamına gelmez.” şeklinde bir yorumda bulunarak, olayların ardındaki karmaşık yapıya dikkat çekti.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir