Güney Kore’deki sıkıyönetimin perde arkası: Dengeler kimin aleyhine değişiyor?

“`html

Güney Kore’de Sıkıyönetim Kararı ve Siyasi Gelişmeler

Asya’nın gözde ülkelerinden biri olan Güney Kore, Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim ilan etmesiyle birlikte karmaşık bir siyasi sürecin içine girmiş durumda. Bu durum, hem ülke içinde hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırıyor.

Hem Cumhurbaşkanı Yoon, hem de eşi Kim Keon Hee, sıkıyönetim kararının arkasındaki çeşitli spekülasyonların odağında yer alıyor. Özellikle, “nüfuz ticareti, hisse senedi manipülasyonu ve lüks hediyeler” ile ilgili iddialar gündemi meşgul ediyor.

Bir grup muhalefet partisi, 20 Haziran 2024’te Yoon’un görevden alınması için bir imza kampanyası başlatmaya karar verdi ve bu iddialar hakkında ‘bağımsız bir soruşturma’ talep etti. Ancak Yoon, bu çağrıyı ‘siyasi maksatlar’ içerdiği iddiasıyla reddetti.

Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol ve Kim Keon Hee

Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol ve eşi Kim Keon Hee

Uzmanlar, Yoon’un sıkıyönetim kararının, iddiaların yarattığı ‘güç kaybını telafi etme çabası’ olduğunu dile getiriyor. Ayrıca, mevcut hükümetin muhalefeti ‘Kuzey Kore yanlısı’ olarak nitelendirmesi de, ‘sıkıyönetim kararına ideolojik bir zemin oluşturma çabası’ olarak yorumlanmakta.

‘Sıkıyönetim: Krizin Yüzü’

Bu sıkıyönetim kararı, bazı gözlemciler tarafından ‘darbe provası’ olarak niteleniyor ve Güney Kore siyaseti içerisindeki derin çatlakları gözler önüne seriyor. Ülkede yaşanan siyasi dönüşüm, dikkatle izlenmesi gereken önemli bir olgu.

Güney Kore’nin 10 Nisan 2024 tarihindeki genel seçimlerinde, muhalefet lideri Lee Jae-myung başkanlığındaki Demokrat Parti (DP), Ulusal Meclis’te 170 sandalyeyle çoğunluğu elde etti. İktidardaki Halkın Gücü Partisi (PPP) ise yalnızca 108 sandalye kazanabildi.

Bu sonuç, Cumhurbaşkanı Yoon’un kalan üç yılını muhalefetle dolu bir mecliste geçireceği anlamına geliyor ve DP’nin hükümet politikaları üzerinde daha fazla söz sahibi olacağı gözüküyor.

Japonya'ya nükleer atık protestosu

Japonya’ya karşı nükleer atık protestosu, Demokrat Parti (DP)

Bu durum, Güney Kore’nin dış politika anlayışında da köklü değişimlere yol açabilir.

Muhalefetin Dış Politika Yaklaşımları

Kuzey Kore ile İlişkiler

Yoon, Kuzey Kore ile ilgili olarak ABD ile uyumlu ‘güvenlikçi’ bir yaklaşım benimserken, muhalefet özellikle DP, iş birliği ve diyalog perspektifi ile hareket ediyor.

Bu yaklaşım, Kore siyaseti içinde ‘Gün Işığı’ politikası olarak adlandırılıyor. Adını, Ezop‘un ‘Kuzey Rüzgarı ve Güneş’ hikayesinden alan bu politika, Kore Yarımadası’nda barışçıl bir yaşam ve birleşmenin diplomatik yollarla mümkün olabileceğine inanıyor. Eski Devlet Başkanı Moon Jae-in 2018’deki Singapur Zirvesi’nde Donald Trump ile Kim Jong Un arasındaki müzakerelerin arabuluculuğunu yapmıştı.

DP, insani yardımları, askerî çatışmalardan ayrı tutarak Kuzey Kore’ye yardım götürülmesi gerektiğini savunuyor. Ancak bu pozisyon, mevcut hükümetin katı tutumuyla karşıtlık gösteriyor.

Çin ile İlişkiler

Yoon hükümeti, Çin ile ekonomik bağımlılığı azaltmayı, ABD ve Japonya ile olan ilişkileri güçlendirmeyi hedefliyor. Ancak DP, Çin ile ‘iş birliğini artırmayı’ tercih ederek ABD-Çin rekabetinde daha tarafsız bir duruş sergiliyor. Bu yaklaşım, mevcut hükümetin Çin ile olan ekonomik bağımlılığı azaltma çabalarına ters düşüyor.

DP lideri Lee Jae-myung ve Çin'in Seul Büyükelçisi Xing Haiming

DP lideri Lee Jae-myung ve Çin’in Seul Büyükelçisi Xing Haiming, 08.06.2023

DP, Çin ile ikili ticaretin artırılması ve Çin yatırımlarının teşvik edilmesi gerektiğine inanmaktadır. DP, Pekin’in Kuzey Kore’nin nükleer programı ile ilgili diyaloglarda kritik bir rol oynadığına inanıyor ve bu sebeple Çin ile diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesinin arkasındadır.

Rusya ile İlişkiler

Cumhurbaşkanı Yoon, Ukrayna’ya askeri destek sağlama fikrine sıcak bakarken, DP bu yaklaşımın bölgesel istikrarı tehdit edebileceğini ve Yemen’in stratejik özerkliğine zarar verebileceğini belirtmektedir. DP, Ukrayna işgalini kınasa da, Batı merkezli politikalara anında uyum sağlama konusunda temkinli bir tutum sergiliyor.

DP’nin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği süreçte başlangıçta yeterince sert bir duruş sergilememesi, Batılı ülkelerden eleştirilere yol açmış; ‘Rusya’ya karşı daha kararlı bir tutum’ talep edilmiştir. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Güney Kore parlamentosundaki sanal konuşmasında, DP üyelerinin katılımı son derece sınırlı kalmıştır.

Bütün bu gelişmeler, DP’nin Rusya ve Çin ile ilişkilerde daha temkinli bir duruş benimsediğini göstermektedir. Batılı ülkeler özellikle ABD, DP’nin bu tutumunu eleştirmekte ve bu politikaları ‘riskli yaklaşımlar’ olarak değerlendirmektedir.

Güney Kore’deki Siyasi Krizin Arkasındaki Değişimler

Güney Kore, ABD’nin Hint-Pasifik bölgesindeki ana müttefiklerinden biri olarak jeopolitik rekabetin merkezinde yer alıyor. Ülkedeki iç siyaset, muhafazakarlar (Cumhurbaşkanı Yoon ve PPP) ile ilericiler (DP) arasındaki ideolojik mücadele ile derin bir şekilde etkileniyor.

Muhafazakarlar, Kuzey Kore’ye karşı ‘katı güvenlikçi’ bir politika takip ederken, ilericiler ise Pyongyang ile angajmanı desteklemekte ve daha bağımsız bir dış politika benimsemektedir. Bu farklılıklar, savunma harcamaları, Kuzey Kore ile ilişkiler ve büyük güçlerle olan ittifaklar konusunda sert tartışmalara neden olmaktadır.

Sonuç olarak, mevcut ‘darbe provası’ durumu, muhalefetin ve halkın direnişiyle boşa çıkarılmış gibi görünüyor. Sendikalar, Yoon ve hükümetinin istifası talebiyle süresiz grev yapma kararı aldı. Hükümetinin, meclisi feshetme veya protestoları yasaklama çabaları ise başarısızlıkla sonuçlandı.

Güney Kore'de sıkıyönetim karşıtı protestolar

Güney Kore’de sıkıyönetim karşıtı protestolar

Bu süreçte, Cumhurbaşkanı Yoon ve PPP’nin daha büyük bir kayıpla karşılaşması ve DP’nin tabanını genişletmesi bekleniyor. DP’nin politikaları, hem yarımadada hem de bölgede barış fırsatları yaratma potansiyeline sahip.

Sonuç olarak, Güney Kore’deki siyasi krizin yalnızca iç meselelerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda küresel güç mücadelesinin bir yansıması olduğu görülüyor. DP’nin dış politika anlayışı, bölgesel diplomasi ve ekonomik entegrasyonu desteklerken, ABD liderliğindeki güçlerle çelişiyor.

Bütün bu huzursuzluğun kaynağı, belki de bölgede yükselen değişim rüzgarlarında yatıyor.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir